Questo sito utilizza cookie tecnici, analytics e di terze parti.
Proseguendo nella navigazione accetti l'utilizzo dei cookie.

Preferenze cookies

Bilkent Üniversitesi Araştırmacısı Dr Luca Biancofiore: «Türk Üniversitelerinde İtalyan Akademisyenler için Birçok Fırsat Mevcut»

Hep yurtdışında bir kariyer hayal ederken Türkiye’de gerçekleşeceği hiç aklına gelmemişti. Ancak, çeşitli araştırma ve doktora bursları ile Avrupa’nın en prestijli üniversitelerinden bazılarında 10 yıl boyunca görev yapan Dr. Luca Biancofiore, 2016 yılından beri Ankara’daki Bilken Üniversitesi’nde araştırmacı (Yardımcı Doçent) olarak görev yapıyor. Dr. Biancofiore, “Kalbin de bunda parmağı olduğunu itiraf etmeliyim. Zira Londra ve Stockholm arasında geçen doktora-sonrası deneyimlerim sırasında, daha sonra eşim olacak olan Bilgen adlı bir Türk kızıyla tanıştım. Birlikte yerleşeceğimiz bir yer hakkında düşünmeye başladığımızda, bazı Avrupa üniversitelerini değerlendirdim ve aralarında mükemmel bilimsel müfredatıyla öne çıkan Bilkent Üniversitesi bana mükemmel bir fırsat gibi döründü” diye ifade etti.

Böylece, yakında doçentlik derecesine de başvuracak olan 1981 doğumlu Dr. Biancofiore, 5 yıldan beri Makine Mühendisliği bölümünde çalışmakta, onun bünyesinde FluidFrame Lab’ı kurdu ve halen çeşitli ulusal ve Avrupa araştırma projelerinin baş araştırmacısı olarak görev yapıyor. Akışkanlar Mekaniği alanında geçen kariyeri, onu, İtalya L’Aquila Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, önce Nice-Sophia Antipolis (Fransa) Üniversitesi’nde Sıvı Mekaniği / Uygulamalı Matematik bölümlerinde doktora derecesini almaya, daha sonra (Göran Gustafsson Bilim Bursu ve Marie Skłodowska-Curie Avrupa İçi Bursu’ndan, 2015 yılında hak ettiği Imperial College Araştırma Bursu’na kadar) bir dizi araştırma bursu almasına ve sonunda da araştırma ekibini kurduğu Türkiye’ye taşınmasına götürdü.

“Türkiye’de bu kadar önemli araştırma fırsatları olduğunu düşünmek pek çokları için hala bir sürprizdir” diye itiraf eden Biancofiore, “Burada çok mutluyum, akademik sistem gerçekten çok iyi ve Bilkent dahil bazı üniversitelerde Amerikan modeli en üst düzeyde uygulanarak harika sonuçlar elde ediliyor. Ayrıca, bilimsel alanda liyakata çok değer veriliyor ve teyit edebilirim ki kendini bu işe adayan ve önemli bir özgeçmişe sahip herkes gerçekten iyi karşılanıyor. Bu üniversiteyle daha önce hiçbir ilişkimin olmamasına rağmen, buraya başvurduğumda özgeçmişim tereddütsüz şekilde değerlendirmeye alındı ve ilk günden beri özgürce çalışmama izin verildi. Bu her yerde gördüğümüz bir şey değildir. Bugün ise güzel bir ekibim var. Çalışma açısından da şikayet edecek hiçbir şeyim yok diyebiliriz.” diye devam etti. Yaşadığı deneyimi herkese öneren Luca Biancofiore, genç üniversite öğrencilerini de Erasmus programından da faydalanarak Türkiye’de birkaç ay geçirmeyi düşünmelerine davet ediyor: “Birçok Türk üniversitesinde uygulanan model, Amerikan tarzı üniversite kampüs modelidir. İngilizce eğitim alma imkanıyla uluslararası bir ortamda yaşarken aynı zamanda İtalyan kültüründen farklı bir kültürle tanışıyorsunuz.” diye belirten Biancofiore, şöyle devam etti: “Türk kültürünü ve geleneklerini takdir etmeyi ve sevmeyi öğrendim. Burası, insanların sizi her zaman hoş karşıladığı ve konuğun gerçekten kutsal olduğu, misafirperver bir ülkedir. Bizlerde daha çok yaygın olan tarihi şehir merkezinde yürüyüşe çıkmayı özlediğimi gizlemiyor olsam da – zira Türkiye’de turist değilseniz, örneğin dondurma yemeye şehir merkezine yürüyüşe çıkan yerlilerle pek karşılaşmazsınız – burada kaldıkça, bir masa etrafında çay ve atıştırmalıklarla geçen öğleden sonralarının keyfini çkarmayı öğrendim. Ama dediğim gibi, bunu bir kenara bırakırsak, gerçekten şikayet edecek hiç birşeyim yok».

Ev özlemi kendini hissettirdiği zamanlarda bile, araştırma görevine ve kendi işine olan tutkusu baskın çıkar: «Tabii ki İtalyan ve başka yabancı üniversitelerle birçok işbirliği fırsatı teşvik etmeye devam ediyorum. Araştırmanın her zaman iyi ve titizlikle yapıldığı İtalyan üniversiteleriyle sık sık işbirliği içerisindeyim, bu yüzden de sıklıkla gitme fırsatım da olur. Doğal olarak, Avrupa’da 15 yıl dolaştıktan sonra ev özlemi daha da kuvvetli olur. Ancak öyle olunca da burada sürdürdüğümüz başarılı çalışmalara odaklanıyorum ve şimdilik böyle iyi. Ayrıca birkaç ay önce baba oldum, dolayısıyla oğlumun büyümesiyle hayat planlarımız da değişecektir».

editör: Maria Enza Giannetto